Analiz

Körfezdeki kriz Moskova'dan nasıl görünüyor?

Katar Rusya’nın gaz alanındaki en önemli rakibi ve topraklarında iki büyük üsse ev sahipliği yapan bir ABD müttefiki olsa da, bu iki devlet arasındaki ilişkiyi düşmanlıkla tanımlamak kolaycılık olur.

Saslanbek İsaev  | 22.06.2017 - Güncelleme : 23.06.2017
Körfezdeki kriz Moskova'dan nasıl görünüyor?

Istanbul

İSTANBUL - Saslanbek İsaev

Katar krizine Rusya’nın bakışını anlayabilmek için öncelikle bilmemiz gereken ikili ilişkilerin ne durumda olduğu. Katar Rusya’nın gaz alanındaki en önemli rakibi. Katar’ın likit doğal gazı çoğu zaman Rusya’nın doğal gazına alternatif olarak değerlendirilir. Mesela Ukrayna krizi patlak verdiğinde Rusya doğal gaz savaşını başlatmış, Ukrayna ise Katar’dan likit doğal gaz alacağını duyurmuştu. Ukrayna’nın likit doğal gaz alımı için öngördüğü alternatif tedarikçiler arasında Azerbaycan da vardı. AB ve Türkiye de Rusya’nın gaz ambargosunun altında kalmamak için Katar’ın likit doğal gazını alternatif olarak değerlendiriyor.

Katar ve Rusya, Suriye, Mısır, Libya gibi Arap baharının yaşandığı ülkelerde hep farklı taraflara destek verdiler. Katar topraklarında iki büyük ABD üssünün kurulu olmasını da dikkate alırsak, bu iki devlet müttefiklik şöyle dursun, düşman devletler olarak bile değerlendirilebilir. Fakat işler o kadar basit değil.

Katar’ın yatırımları

ABD ve AB tarafından uygulanan yaptırımlardan dolayı girdiği krizde Rusya’nın ayakta kalabilmesi için Katar büyük rol oynamıştı. Katar Rusya’ya doğrudan yatırımlar yaparak Rus ekonomisine destek vermişti. Rusya’nın ikinci enerji devi olan ROSNEFT’in hisselerinin bir kısmı Katar’a ait. Krizden sonra, Katar’ın Rusya’ya yaptığı yatırımları ele alan Forbes Russia dergisinin haberine göre, Katar Yatırım İdaresi (QIA) ve İsviçreli Glencore şirketi 2016 yılın Aralık ayında ROSNEFT hisselerinin yüzde 19,5’ini satın almış. ROSNEFT’e 2 milyar dolar ek kaynak sağlayan Katar, İsviçre ve Rus CEO’ları Putin tarafından madalya ile onurlandırılmıştı. Rus basını ise hisse satışlarını ABD’nin ve AB’nin uyguladığı yaptırımlarına karşı bir başarı olarak sunmuştu.

Fakat Katar’ın Rusya yatırımları bununla da kalmayacak gibi görünüyor. Katar-Rusya İş Konseyi’nin 2017 yılı Haziran ayında düzenlediği çalıştayda alınan kararla ‘Körfez-Rusya Ticaret Merkezi’ kuruldu. Katar-Rusya İş Konseyi’nin resmi web sitesinde yayınlanan habere göre, yeni kurulan ticaret merkezi, Katar ve Rusya iş çevrelerinin yakınlaşmasını ve iki ülke arasındaki ticaretin artmasını sağlayacak.

Rusya’nın Katar krizine bakışı

Rusya Katar’ı Suudi Arabistan karşısında bölgesel bir denge unsuru olarak değerlendiriyor. ABD’ye rağmen ülkesine yatırım yapan Katar’ı destekleyen Rusya, Trump’ın bölge ziyaretinden sonra çıkan bu krizi, kendi Ortadoğu politikasına yönelik bir darbe olarak da algılıyor. Fakat Rusya’nın Suudi Arabistan ilişkilere daha çok önem vermesi gerektiğini dile getiren bazı uzmanlar da var. 7 Haziran’da TASS’a verdiği demeçte krizin uzun sürmeyeceğini söyleyen Ulusal Araştırma Enstitüsü’nden Leonid İsaev, Araplar arasında yaşanan bu krizde Suudi Arabistan’ın OPEC üyesi bir ülke olarak Rusya için daha değerli olduğunu dile getirmiş.

Katar ve Suudi Krallığı arasında yaşanan bu krizi yakından takip eden Rusya, krizi her iki tarafıyla da mesafeli yaklaşımını koruyarak yönetmeye çalışacak. Rus medyasında yayımlanan analizlerin soğukkanlı ve tarafsız duruşu, Rusya’nın krizde taraf olmak istemediğini gözler önüne seriyor. Fakat bu krizde bir kazananın olmasını istemeyen Rusya, krizin siyasi olarak devam etmesinden memnun kalabilir. Son tahlilde, bu tarz krizlerin enerji piyasasında her zaman Rusya’nın lehine fiyat artışına neden olduğunu iddia eden uzmanlar var.

Rus basında Körfez krizi

Carnegie.ru sitesinde yayınlanan “Gri kardinal Katar: Küçük Katar nasıl bölgeyi ele geçerdi” başlıklı analizinde Katar’ın bölge lideri olduğunu yazan Dmitry Frolovsky’ye göre, Katar kendisine ideal bir İslam devleti imajını yaratmış ve bu imajla bölgedeki diğer devletler için bir örnek haline gelmiş. Askeri gücü olmayan, ‘sert güç’ kullanamayan Katar’ın ‘yumuşak güç’ kullanmakta ustalaştığının altını çizen Frolovsky, El-Cezire kanalıyla Arap baharının başlamasında önemli bir rol oynayan Katar’ın, iletişim araçlarının yanı sıra eğitim programlarını da kullandığını söylüyor. Dikta rejimlerinin karşısındaki duruşuyla, Hamas’a ve İhvan’a verdiği destekle Katar’ın bölgede merkezi konuma geldiğini söyleyen Frolovsky, Esed’e karşı savaşan gruplara destek olan Katar’ın genç Arap nesillerin isteklerini çok iyi anladığının altını çiziyor. Frolovsky Katar’ın bu başarılı politikasıyla Arap dünyasının lideri konumuna geldiğini iddia ediyor.

RİA Novosti analisti Vladimir Lepehin 15 Haziran’da yayınlanan “Washington Ortadoğu’da yeni Kosova inşa ediyor” başlıklı yazısında ABD’nin “Arap NATO’su” olarak tasarladığı bölgesel askeri bir ittifak kurduğunu söylüyor. Bu ittifak aracılığıyla ABD’nin bölgeyi yöneteceğini söyleyen Lepehin, NATO aracılığıyla AB’nin ABD tarafından sömürüldüğünü savunuyor. Lepehin’e göre daha önce “ılımlı” muhalif dedikleri grupları ve Kürtleri kullanarak bölge devletlerinin üzerinde baskı oluşturan ABD, artık yeni bir strateji uyguluyor: Böl-parçala-yönet politikası izleyen ABD, Sünni blok içindeki anlaşmazlıklarını ön plana çıkararak onları Suudi taraftarları ve Türkiye-Katar tarafı olarak ayırarak bölgede iki askeri blok kurmayı başarmış.

Katar’a baskı uygulayan devletleri uyaran isim ise Rusya’nın dışişleri sözcüsü Zaharova oldu. 8 Haziran’da yaptığı açıklamada Zaharova, Katar’a karşı uygulanan ambargonun kesinlikle terör örgütlerinin işine yarayacağını söyledi. Krizin ilk günlerinde Rusya Zaharov’un ağzından resmi politikası açıklamış oldu. Resmi ağızla bölge devletlerine “krizi büyütmeyin” mesajı veren Rusya’da basın ise krizin çıkmasında ABD’yi suçlu buluyor. Yine RİA Novosti’nin haberine göre, 16 Haziran’da uluslararası görüş paylaşım platformu ‘VALDAY’da “Ortadoğu: Şafak öncesi karanlık mı? Bölgesel çatışmalar ve küresel dünyanın geleceği” başlıklı bir rapor sunan eski büyükelçi Alexey Aksenenok, inisiyatiflerini bölge devletleri üzerinden delege eden küresel devletlerin, yerel oyuncuların çıkar çatışmalarının rehinesi haline geldiklerini söylüyor. ABD’nin bir taraftan küresel jandarmalık görevini yerine getiremediğini söyleyen Aksenenok, diğer taraftan da bölgede ittifak kurduğu yerel aktörlerin çıkar çatışmalarının arasında sıkışıp kaldığının altını çizmiş.

Rus uzmanlar Katar krizini yorumlarken, beklendiği üzere ABD’yi eleştirip Rusya’nın dış politikasını övüyorlar. Katar krizine değinen bütün uzmanlar ABD’nin bölgedeki negatif rolünü öne çıkarmakta. Rusya Araştırma Enstitüsü’nden Elena Suponina haber ajansa verdiği demeçte, ABD’nin Suudi Arabistan’ı desteklediğini, Rusya’nın ise en doğru politikayı izleyerek tarafsız davrandığını söylemiş. Katar’a uygulanan yaptırımların Rusya’nın yararına olduğunu düşünenlerin olduğunu söyleyen Suponina, “Fakat bu uzmanların dikkatinden kaçan şey, bu durumun geçici olduğu, yaptırımlar sonucu yükselen petrol ve gaz fiyatlarının kalıcı olmayacağı” diyor. Suudi Arabistan ile Katarı barıştıramasa bile aralarındaki gerilimi azaltmak dahi Rusya’nın çıkarınadır diyen Elena Suponina, Körfez’de yaşanan krizin Suriye’deki sorunun çözümünü zorlaştıracağını da dile getirmiş.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın